• A
  • A
08.08.2009
Nazım

Adem'in Hikayesine Giriş III

Öyle sözler vardır;

Sahibini ağırlar,

Arşı âlâ’da..

Yada yedi kat yerin dibinde..

Yaşatır veya öldürür her dem,

Muhataptır bu söze Âdem..

 

*

 

İnsan niye yalan söyler?

“Doğru sanırlar da değer verirler belki” ümidiyle.. (1)

Doğruluğun hatırınadır,

Söylediğimiz yalanlar..

Oysa her bir sözümüz,

Hayatın ve ölümün gücüne sahiptir. (2)

Çoğu kez dikkat edilmez,

Bumerang misali..

Bir Âdem’den diğerine,

Sözün gücü üzerinedir,

Kurduğumuz bütün binalar..

 

*

 

İlginç bir uyumdur;

Dilde yalan arttıkça,

Bedendeki hastalık da ziyadeleşir..

Şüphesiz ki,

Her hasta olan ‘yalancı’ değildir.

Ancak,

Yalanın ruhta yol açtığı metafizik gerilim,

Hastalık olarak patlak veriyor olabilir..

Unutmamak gerekir ki;

Bir zincirin gücü,

En zayıf halkanın gücü kadardır..

Eğer bir söz;

Aklın kantarına ve kalbin mihengine vurulduğunda,

Her iki cenahtan da tasdik görüyorsa,

O söze dikkat etmek gerektir!.

Kimden sâdır olursa olsun,

Hakikatli bir sözdür..

Ne kadar cazibeli olursa olsun,

Bir söz eğer bekâ kapılarını kapatıyorsa yalandır.

Doğruluğun her açılımı,

Varlığa ve bekâya yelken açarken,

Kizb ve yalanın sonuçları,

Yokluğa ve fenâya doğrudur.

Her doğruda,

Bekâya açılan bir pencere mutlaka bulunur..

 

*

 

Açmak gerektir vesselam,

Yalanla doğrunun arasını.

Asr-ı saadetteki gibi..

Dokuz köyden kovulsak da,

Girmek gerektir içeri,

Doğruca..

Rabbin murâdı vardır,

Ey Adem!. Unutma,

Fark tövbe kapısıdır, kapatma..

 

Aykut Tanrıkulu


 

Dip Notlar:

(1). Mevlâna Celâleddîn-i Rûmi

(2). Antik İbrâni Sözü

 

Yorum yazabilirsiniz.

Yorumlarınız onaydan sonra yayınlanacak olup eposta adresiniz sitede görünmeyecektir. Lütfen hakaret içeren sözler yazmayınız.
0.028 sn.