• A
  • A
08.08.2009
Nazım

Aldanmaz ve aldatmaz olmak

Toplumsal hayattaki bir problemin kaynağı, başka bir sosyal problemdir. Günümüz gençliğinin sorunlarının en temel sebebi, içinde yaşadıkları toplumdur. [1] Yaşı gereği değer yargıları hızla değişen genç bir insan, içinde yaşadığı toplumun değerlerinin de hızla değişmesi karşısında, bunalıp bocalamaktadır. Ya hiçbir değere inanmayan, idealden yoksun, günübirlik uğraşlar ve maddî zevklerle oyalanan, kendine ve çevresine yabancılaşan bir tip haline gelmekte, ya da aşırı ideolojik bağnazlıklara kapılmaktadır. İnsan yaradılışı gereği zor inanan fakat kolay kanan bir mahluktur. Hiçbir değere inanmayan bir genç, maalesef her şeye inanabilir hale gelmektedir.. Her insan gibi gençler de bir arayışın içindeler. Huzur içinde yaşamak istiyorlar.

 

Fakat delikanlılık ruhuyla, bazen minare başında geziyorlar bazen de kuyu dibindeler.. Hayatlarını devam ettirirlerken, bazı ihtiyaçlarını temin etmeye çalışıyorlar. Fakat neye ne kadar ihtiyaç duyduklarını,tam olarak kavrayamadıkları zamanlarda, sınırları gayet kolay çiğneme potansiyeli taşıyorlar. Bu nedenle hayatın debdebesi içinde karşılaştıkları olguları, ‘İyi ve kötü’ olarak ayırt edebilmeleri, yeteneklerini bu doğrultuda geliştirmeleri gerekiyor. Ki ayakta kalabilsinler, güçlü olabilsinler.. Yapılan araştırmalar ve hayat tecrübeleri göstermiştir ki, gençlerin iyi bir eğitim almaları, [2] ve sağlam bir imani donanıma sahip olmaları, [3] sorunlarını diğer hemcinslerine oranla, daha kolay çözmelerini sağlamaktadır.. [4] Ahir zaman şartları içinde, en kolay elde edilebilen nesil şüphesiz ki gençliktir.

 

Hedef kitle her zaman onlar olmuştur. Maddî mânevî çekişmelerin merkezinde bulunmaları, tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Duygu ve coşkularının gürül gürül çağladığı bir yaş diliminde, bu kadar çok riskin bir arada bulunmasına karşın, aldatmaz ve aldanmaz bir genç yetiştirmek, her anne babanın hayallerini süslemektedir.

 

Bunu gerçekleştirebilmenin en kestirme yolu ise, gençlerin aklının ışığı olan fen ilimleriyle, kalplerinin nuru olan din ilimlerini, onların önlerini aydınlatacak bir şekilde, perde etmeden sunabilmemize bağlıdır. [5]Değilse her türlü zulümatın / karanlığın gençleri kuşatıvermesi, kaçınılmaz bir son olarak maalesef önümüzde / önlerinde durmaktadır..


 

Aykut Tanrıkulu


 

Dip Notlar:

 

[1]. Ammâ şu zamanda,

Medeniyet-i Avrupa’nın (Avrupa medeniyetinin) tahakkümüyle (zorlamasıyla),

Felsefe-i tabiiyenin tasallutuyla,

(Her şeyi tabiata dayandıran düşünce sistemlerinin sataşmasıyla),

Şerâit-i hayat-ı dünyeviyenin (dünya hayatının şartlarının) ağırlaşmasıyla,

Efkâr (fikirler) ve kulûb (kalpler) dağılmış,

Himmet (gayret) ve inâyet (yardım) inkısam etmiştir (parçalanmıştır);

Zihinler mâneviyâta (inanca ait kavramlara) karşı yabânîleşmiştir (yabancılaşmıştır).

Sözler / 27. Söz / İçtihad Risalesi / syf: 443


[2]. Günümüz gençliğinin problemlerine,

Dinimizin ortaya koyduğu çözüm yolları içinde,

En önemlilerinden biri de eğitimdir.

İlk emri ‘Oku!’ olan İslâm dini,

İlime, eğitime ve öğretime büyük önem vermiştir.


[3]. Biçare (çaresiz) gençlere verilen bir tembih (uyarı),

Bir ders, bir ihtarnamedir (ikazdır):

Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz,

Hayatınızı iman ile hayatlandırınız,

Ve feraizle (farz olan ibadetleri yapmakla) zinetlendiriniz (süsleyiniz),

Ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz (koruyunuz).

Kastamonu Lahikası / syf: 117 – 118


[4]. En başta kutsal kitabımız Kuran-ı kerim,

Her insanın önüne çıkması muhtemel,

Günlük hayatta başımıza gelebilecek problemleri,

En iyi ve kolay şekilde çözüme ulaştıracak önerilerde bulunur.

Bu dünyada yaşarken insanın kendisiyle, ailesiyle,

İçinde bulunduğu toplumla iyi ve faydalı ilişkiler içinde bulunmasını,

Huzurlu bir yaşam geçirmesini,

Ve ölümden sonraki ahiret hayatını da unutmamasını salık verir.

Böylelikle insanın (özellikle de gençlerin) yaptıkları aşırılıklarla,

Hastanelere, hapishanelere,

Veya bir anlık çılgınlıkla mezarlıklara düşmelerini önleyecek telkinlerde bulunur.

 

[5]. Vicdanın (kalbin) ziyası (ışığı) ulûm-u dîniyedir (dîni ilimlerdir).

Aklın nuru, fünun-u medeniyedir (fen ilimleridir).

İkisinin imtizacıyla (uyum içinde kaynaşmasıyla),

Hakikat (gerçek) tecellî eder (ortaya çıkar).

O iki cenah (yön) ile,

Talebenin (öğrencinin) himmeti (gayreti) pervaz eder (harekete geçer).

İftirak ettikleri (birbirlerinden ayrıldıkları) vakit,

Birincisinde taassup (bağnazlık),

İkincisinde hile, şüphe tevellüd eder (ortaya çıkar).

Münazarat / syf: 127

Yorum yazabilirsiniz.

Yorumlarınız onaydan sonra yayınlanacak olup eposta adresiniz sitede görünmeyecektir. Lütfen hakaret içeren sözler yazmayınız.
0.010 sn.