• A
  • A
08.08.2009
Nazım

Hafızayı hıfzetmek

Alzheimer hastalığına [1] yakalanmış bir akrabamız var. Bayramda ziyaretlerine gittik. Hastalığı nedeniyle, birkaç dakika öncesini bile unutur haldeydi. Örneğin kızını tanıyamıyordu. Görüşmemiz esnasında, kendi öz kızına: “Kızım siz kimlerdensiniz?” diye sordu. Yanında kaldığımız süre boyunca, bizimle de en az iki – üç defa bayramlaştı. Anlamıştım ki aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabiliyordu. İçimiz burkulmuştu..


Bizi biz yapan şeydi hafıza.. Kayboldu mu, kişilik de yitip gidiyordu. Adeta bir robota dönüyordu insan. Koca bir ömrün küçük bir beyin hastalığı yüzünden silinip gitmesine, insanın gönlü mümkün değil razı olmuyordu. Kişiliğin tazelenmesi için, her an diri ve olgun kalabilmesi için, Hafîz olan Allah’a (c.c) ne kadar da muhtaç olduğumuzu fark ettim. Yetmiş senelik bir ömrün kesinlikle yetmediğini, bu işin gerisinin de olduğunu anladım. Ölüm bir son değildi. Hafîz ismi haşri istiyordu… [2]


İnsana verilen nimetler içinde en bütüncül olanı hafızadır. Bizi diğer hemcinslerimizden ayıran sadece simalarımız değildir. Belki ondan çok daha önemli olan kişiliğimiz ve fıtratımızdır. Bunu yansıtan da hafızadır. Hafıza arşivinizde ne varsa siz osunuzdur. Belleğimize neleri kaydettiğimize, bir gün nelerle yüzleşeceğimize, çok dikkat etmemiz gerekmektedir. Çünkü o bizim için aynı zamanda bir hesap defteridir. [3] Şu durumda, kapasitesi kütüphaneleri aşsa da, yine de korunmaya en muhtaç olan cevherimiz hafızamız olmaktadır.

Her canlının en değerli yeri, çok zayıf ve korunmasız olmasına rağmen, onun tohum ve çekirdeğidir. Mademki kendi başımıza bunu başaramamaktayız, öyleyse hafızamız hem korunmaktadır, [4] hem de muhafaza edilip, bir kopyası tekrar bize iade edilecek demektir.. [5]

 

Aykut Tanrıkulu


 

Dip Notlar:


[1]. Alzheimer Hastalığı:

Unutkanlık ve bunama ile seyreden bir tür geri dönüşümsüz beyin hastalığı.

 

[2]. “İnsan, hilafet ve emanetle mükerrem (görevlendirilmiş) olsun,

Rububiyetin külliyat-ı şuûnuna (Rabbin her çeşit icraatına)

Şahit olarak kesret dairelerinde,

Vahdâniyet-i İlâhiyyenin (İlahi birliğin) dellâllığını (açıklanmasını) ilan etmekle,

Ekser mevcudâtın (varlıkların) tesbihat ve ibadetlerine müdahale edip

Zâbitlik ve müşahitlik derecesine çıksın da sonra kabre girip,

Rahatla yatsın ve uyandırılmasın!.

Küçük büyük her amellerinden sual edilmesin!.

Mahşere gidip mahkeme-i kübrayı görmesin!.

Hayır ve asla!..”

Sözler / 10. söz / 7. hakikat / syf: 70


[3]. “Meselâ hadsiz masnuâttan (sanat eserlerinden)

Yalnız cüz’î (küçük) bir misâl olarak,

İnsan başı içinde bir hardal küçüklüğünde bir yerde yerleştirilen

Kuvve-i hâfızaya bakıyoruz, görüyoruz ki;

Öyle bir câmi’ (geniş) kitap,

Belki kütüphâne hükmündedir ki,

Bütün sergüzeşt-i hayatı (başından geçenleri),

İçinde karıştırılmaksızın yazılıyor.

Acaba şu mu’cize-i kudrete hangi sebep gösterilebilir:

Telâfif-i dimağiye (beynin kıvrımları) mi,

Basit şuursuz hüceyrât zerreleri (sinir iletisi) mi,

Tesadüf rüzgârları mı?

Halbuki o mu’cize-i san’at,

Öyle bir zâtın san’atı olabilir ki,

Beşerin (insanlığın) haşirde neşredilecek

Büyük defter-i a’mâlinden (hesap defterinden)

Muhasebe vaktinde hatıra getirilecek ve işlediği her fiilleri,

Yazıldığını bildirmek için bir küçük sened istinsah (kopya) edip,

Yazıp aklının eline verecek bir Sâni-i Hakîmin (hikmetli sanatkarın) san’atı olabilir.”

Sözler / 33. söz / 27. pencere / syf: 620


[4]. “Hem, hayatı müddetince değiştirdiği sûretler dahi birer intizamlı olduğu halde,

Heyet-i mecmûası da (hepsi birden) bir intizam tahtındadır (düzen altındadır).

Zîrâ görüyoruz ki,

Vazifesinin bitmesiyle ömrüne nihayet verilen

Ve şu âlem-i şehâdetten göçüp giden her şeyin,

Hafîz-i Zülcelâl (Celâl sahibi koruyucu Allah),

Birçok sûretlerini,

Elvâh-ı mahfuza (kaydedilmiş levhalar) hükmünde olan hâfızalarda

Ve bir türlü misâlî (örnek) aynalarda hıfzedip,

Ekser tarihçe-i hayatını çekirdeğinde,

Neticesinde nakşedip yazıyor.

Zâhir ve bâtın aynalarda ibkà ediyor (sürekli kılıyor).

Meselâ beşerin hâfızası,

Ağacın meyvesi,

Meyvenin çekirdeği,

Çiçeğin tohumu,

Kanun-u hafîziyetin azamet-i ihâtasını (o büyük kuşatmasını) gösteriyor..”

Sözler / 10. söz / 9. esas / syf: 76


[5]. “(Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında..”

Tekvîr Suresi / Ayet: 10


Yorum yazabilirsiniz.

Yorumlarınız onaydan sonra yayınlanacak olup eposta adresiniz sitede görünmeyecektir. Lütfen hakaret içeren sözler yazmayınız.
0.006 sn.