• A
  • A
07.10.2009
Düşün

Şeytanın Cazibesi I

Yola Kurulan Tuzaklar

Film Özeti:

Güzellik yarışması benzeri bir organizasyon üzerinden ele geçirdiği "manken olma hayalindeki" genç kızları kullanarak kadın ticareti yapan bir şebeke, bir gazeteci tarafından fark edilir ve bu gazeteci olayları açığa çıkarmak için bu şebekenin peşine düşer. Gece kulüblerini ve mankenlik elemelerinin yapıldığı yerleri bir açık yakalayabilmek için adeta göz hapsine alır.


Şebeke güzellik yarışması düzenleyerek seçtiği kızları, sözde mankenlik eğitimi vereceği, gerçekte ise onların kişiliklerini tahrip ederek birer şuursuz alete dönüştürereceği farklı bir ülkedeki kampına götürür. Buraya getirilen genç kadınlar gün ışığı dahi görmeden günlerce işkence görür ve satılır.


Araştırmaları sonucunda bu kadınlardan birine ulaşan gazeteci, onunla röportaj yapmak, anlatılanları gazetesinde yayınlamak ve de mahkemeye sunmak üzere anlaşır.


Kadının anlattıkları karşısında adeta kanı donan gazeteci, bu kadınların neden fırsat bulduklarında kaçmaya çalışmadıklarını sorar.


Kadın ona; "Bizi bu işe zorlayan ve koyduğu kurallara uymayanları öldüren kişi yanımızda olmadığı zaman ondan nefret eder ve her birimiz onu öldürmek isterdik. Ancak ne zaman o yanımıza gelip bizimle ilgilense, sanki bize bunları yapan o değilmiş, hatta bizi seven ve koruyan biriymiş gibi onun etkisine girer ve asla ona karşı çıkmazdık." der.


Anlatılanlar karşısından önce şaşıran gazeteci, hemen sonrasında durumu anlamış bir ifadeyle: "Şeytanında bir cazibesi vardır." der.

...


İşte son repliklere damgasını vuran bu çözümleme cümlesinden yola çıkarak, ta en baştan beri insanın düşmanı olan şeytanın da cazibedar rollere bürünebildiğini anlamak mümkün. Çünkü şeytan, insanın ‘nefs-i emmaresine', yani benliğine ve nefsine hoş gelecek hatta onu bağımlı hale getirecek şeylerle yaklaşmaktadır insana. Burada konu edilen olayda, ‘güzel görünmek, şan şöhret' gibi ‘heva ve heves'in arzuladığı şeylerle süslenmiş bir hayat vaadıyla çıkıyor insanın karşısına. Ve şeytan, bir kimseye bizzat kendi bir şey yapıyor değil. İstediği sapkınlığın oluşabilmesi için muhataplarında var olan şeyleri, ‘para sevgisi', ‘güç tutkusu', ‘ihtişam' gibi nefsani arzularını kullanarak yapıyor yapacağını.


Kötülük bize doğrudan gelse ve karşımıza dikilse hangimiz ona kanarız? Ya da kim aslında kötü olmak muradıyla yola çıkmış da bunun neticesinde kötülüğü elde etmiştir? Görülen o ki; süreç böyle işlemiyor. Hedef olarak seçilen şeylere, Allah'ın haram kıldığı, buna karşılık, şeytanın süslü kandırmacalarla tavsiye ettiği yollardan gitmek suretiyle başlayan bir süreç bu!


Her adımında dönüşü zorlaştıran, yükü ağırlaştıran ve hatta yine şeytandan olan bir ümitsizlik ile neticelenen, her halukârda ardına kadar açık olan ve bu haliyle ‘bir samimi dönüş' bekleyen ‘tövbe' kapılarından daha da uzaklaşılmasına neden olan bir çıkmaza dönüşüyor bu süreç devam edildikçe.


Oysa her daim huzuruna açılan kapılar açık olan ve tüm geri dönüşleri memnuniyetle kabul eden Allah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'inde "Andolsunki siz hatasız bir kavim olsaydınız sizi helak eder de yerinize günah işleyip tövbe eden bir topluluk yaratırdık." diyerek, insanın hata yapabilirliğini ve bunun karşısında, tövbenin önemini vurgulamıyor mu..?


Ama insan ne zaman, suyun uyuyup da düşmanın uyumadığını unutsa, şu içerisinde yaşadığımız zamanda hileleri daha bir gizlenmiş olan şeytanın ve onun sunduğu haramların, insanın kendini dizginlemek zorunda olduğu şeylerin, Nefs-i Emmarenin yedi işaretinin ve bunlardan doğan arzuların daha kolayca etkisine giriyor. Bu durumda insan daha bir dikkatli olmalı. Ahir zamanda kalkanları iyiden iyiye incelmiş bir savunma sistemiyle, neredeyse açıkta kalmış durumdaki insan, önce sığınmanın güvenliğinden, sonra da tövbenin temizleyiciliğinden uzak olduğu takdirde, pisliğe bulaşmak da kolaylaşıyor ona alışmakta...


Alışmak bir diğer değişle kanıksamak ise haramın kolaylıkla yayılacağı bir ortam hazırlarken şeytanın elini kuvvetlendiriyor. Ve şeytan yol ve yöntemlerini değiştirerek her insana farklı yaklaşıp insanlar arasındaki ilişkiyi de birbirini kötülüğe sevk edecek bir zemine doğru sürüklüyor. Bu durumun ve belki bir çoklarımızın hayatında örneklerini göreceğimiz ‘bu şeytani cazibeye kapılma halinin, uzaktayken her kötülüğü beklediğimiz o hain yanımıza gelince ‘o yapmaz' düşüncelerine kapılmamızın nedeni, en güvenilmez olan kurdun, en güvenilir olan kuzunun postuna bürünmüş olarak bize yaklaşmasıdır. İçimizdeki inanma-güvenme isteği bize kötülüğü sevimli göstermez belki, ama o kötülüğün arkasındakini göremez hale getirir de biz karşımızda, ‘nasıl olur da güvenilmez olarak değerlendirebileceğimiz' Eşref-i Mahlukat olan insanı görürüz.


Ve gelinen son noktada, Hz. Adem'e secde emri alan topluluktan biri olması ile, insandan hiçbir üstünlüğü olmadığı sabit olan, iblise ait bu karanlık cazibe, insanı çaresizlik çukuruna itip , ümidin bittiği hissi -ki bu en tehlikelisi- ile karamsarlaştırarak, ya intiharla neticelenen, ya da günah bataklığında sarhoşça geçirilen bir hayata sürüklüyor kurbanlarını. Ve dahi kişinin bu noktaya gelmesinde rol oynayan ‘şeytanlaşmış insanlar' topluluğuna dahil olması gibi sonuçlar veriyor...

 

Yorum yazabilirsiniz.

Yorumlarınız onaydan sonra yayınlanacak olup eposta adresiniz sitede görünmeyecektir. Lütfen hakaret içeren sözler yazmayınız.
Melahat 06.12.2009 09:01:35 civarında dedi ki:
Farklı bir noktaya değinmissin. Şeytanın da cazibedar olabileceğini hiç düşünmemiştim. Tebrikler, çok düşünüdrücü...
Dr.Dogan 05.10.2009 00:00:52 civarında dedi ki:
Masaallah, Allah(C.C.) ilmini daha da artirsin, hos olmus. Sakli Gündem'de ilk gözüme ilisip heyecanla okudugum yazi oldu. Sakli Gündem hayirli ugurlu olsun. Kücük bir kritik; yaziyi okurken sayfanin cok kisa zamanda kararmasi sinir ediyor! "Gece klüpleri" dogru mu yazilmis? ben emin olamadim, bir kontrol et, Selam ve Dua ile.
nedim yavuz 01.10.2009 18:57:52 civarında dedi ki:
Rabbim içinde bulunduğumuz şu zamanı aratır mı bilmiyorum ama bildiğim şey insanları bu kadar kolay kandırabilen iblisin kıyamete kadar buralarda bir yerde olduğu ve tebdirin -aman ha- elden bırakılmaması. Ve su uyur düşman uyumaz misalinin bu anlamda merkeze alınması. Rabbim kolay kananlardan eylemesin bizleri...
0.006 sn.