Eşyanın varlığı aldattı beni,
Gördüğüm hayâli hakîkat sandım.
Dünyaya hükmeden sultândım hani?
Zamânın çarkında eğlendim kaldım.
Kuvvetim kudretim tükenmez dedim,
Helâli harâmı bilmeden yedim,
Heyhât ki hesâbı düşünemedim,
Bu renkli rü'yayı hiç bitmez sandım.
Câhil feylozoflar peşinden gittim,
Okuduğum sözü hikmet zannettim,
Eyvâh göz nûrumu boşa tükettim,
Kendini bilmeyen ilime kandım.
Dinleyip gönlümün inleyişini,
Aşk sandım kalbimin titreyişini,
Sezmeden gözümü kör edişini,
Pervâne misâli ateşe yandım.
İki kelâm ettim âlimcesine,
Kulluğum gösteriş müslimcesine,
Aynaya baktım ki, insancasına,
Yüzüm kapkaraymış, nûrânî sandım.
Bir tomar yapraktı ömrümün vârı,
Hoyratça koparttım tüm sayfaları,
Mîzâna koyunca eldeki kârı,
İflâs ettiğimin farkına vardım.
Geldi emir, bitti bugün sermâyem,
Ayrıldı bedenden canlılık mâyem,
"Ve Hüve meaküm[1]" ü bilmekken gâyem,
Ne yazık bilmedim, 'gayyâ[2]'ya daldım.
Yüzün dön Rahmân'a, Rahmetini u
Tevbe et hulûsi kalp ile göz yum,
İhsân ile müstakîm oldu da yolum,
Müflis[3] iken 'Bâb-ı Cinân[4]'ı çaldım.
20 Haziran 2009, Kilis
[1] Siz nerede olursanız- "O" sizinle beraberdir. (Hadid; 4.Ayet)
[2] Cehennemde bir kuyu
[3] İflas etmiş, sermayeyi tüketmiş.
[4] Cennetlerin Kapısı